TAKİYYE NEDİR? DİNDE TAKİYYENİN YERİ
Cevap: Takiyye, dinî, manevî veya dünyevî zararları önlemek için kişinin muhalifler karşısında imanını veya inancını gizlemesi demektir. Bu anlamda takiyye, her Müslümanın şer'î görevlerinden biridir ve bunun kökü Kur'ân'a dayanmaktadır.
Kur'ân-ı Kerim'in birçok ayetinde takiyye konusuna değinilmiştir ki, biz burada onlardan bazısına yer vere-ceğiz:
a) "Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah ile hiçbir ilişkisi kalmaz. Ancak ta-kiyye ederek onlardan korunmanız icap e-diyorsa, o başka."1
(AI-i İmrân,28)
Bu ayet, açık bir şekilde müminlerin kâfirleri dost edinmelerinin caiz olmadığını, ancak can korkusu ve teh-likeleri önleme söz konusu olduğu zaman zahirde onlara dostluk izharında bulunabileceklerini ifade etmektedir.
b) "Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu hâlde (inkâ-ra) zorlanan başka-. Fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, Allah katından bir gazap onlaradır ve onlar için büyük bir azap vardir."(Nahl, 106)
Müfessirler, mezkur ayetin nüzul sebebiyle ilgili ola-rakşöyle demişlerdir:
"Bir gün Ammar b. Yasir, anne ve babasiyla birlikte kâfirlerin eline düştüler. Kâfirler, onlar-dan İslâm'dan el çekmelerini istediler ve onlan küfür ve şirke zorladılar. Ammar'm dışındakiler, Allah'ın birliğine ve Hz. Peygamber'in risaletine tanıklıkta bulundular. Bu yüzden onlardan bazı-ları şehit edildi, bazilan da Islâm düşmanları ta-rafından işkenceye tâbi tutuldu. Fakat Ammar, kalbî isteğine rağmen takiyye edip, kâfirlerin dediği şeyleri dile getirdi ve serbest bırakıldı. Allah Resulü'nün (s.a.a) yanına vardığında dile ge-tirdiği sözlerden dolayı endişeye kapılıp üzüldü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a), ona teselli verdi ve mezkur ayet de bu konuyla ilgili olarak nazil oldu."
(Celâluddin Suyutî, ed-Dürr'ül-Mensûr, c.4, s.131, Bey-rut.)
Bu ayetten ve müfessirlerin sözlerinden; cam koru-mak, maddîve manevîzararların önüne geçmek için Hz. Peygamber'in zamanında da kalbî inancın gizli tutuldu-ğu ve Islâm'ın buna rıza gösterdiği anlaşılmaktadır.
Zalim Ümeyyeoğulları ve Abbasoğulları devletleri ta-rih boyunca Şiîlere karşı savaş ilân ettikleri ve onları öl-dürmeye kalkıştıkları (**) için Şiîler, Kur'ân'ın emri doğrultusunda takiyye etmiş, gerçek inançlarını gizlemiş, böylece o zor şartlarda hem kendi canlarını ve hem de diğer Müslüman kardeşlerinin canlarını kurtarmışlardır.
**- Şiîlerin Ümeyyeoğulları ve Abbasoğulları tarafından acımasızca katledilişi hakkında bilgi edinmek için, Ebu'l-Ferec-i İsfahanî'nin Makatil'ut-Talibiyyin, Allâme Eminî'nin Şüheda'ul-Fazile ve Muhammed Cevad Muğniye'nin eş-Şia ve'l-Hâkimûn adlı eserine bakınız.
Açıktır ki, baskı ve istibdat ortamında Şia'yı yok ol-makla tehdit eden zulüm fırtınası karşısında takiyyeden başka bir kurtuluş yolu yoktu. Dolayısıyla da eğer zalim padişahlar ve onların kuklaları, Şiîlere düşmanlık etme-seler, onları acımasızca katletmeyi bir devlet politikası olarak sürdürmeselerdi, Şia'nın takiyye yapması için hiç bir neden olmazdı.
Ayrıca hatırlatmak gerekir ki takiyye, Şia'ya özgü bir şey değildir. Diğer Müslümanlar da, Handler ve her türlü haramı işleyen zalim iktidarlar gibi bütün İslâm mezhep-lerine muhalif olan kan içici zalimler karşısında, karşı koyma gücüne sahip olmadıkları takdirde, takiyye kal-kanına sığınırlar ve canlarını koruyabilmek için kalbî inançlarını gizli tutarlar.
Buna göre, eğer büyük İslâm toplumunun bütün üyeleri birbiriyle anlaşır, birlik, beraberlik ve uyum içinde yaşarlarsa, Müslümanlar arasında takiyye yapmak için bir ortam ve neden kalmaz.
Bütün bu söylenenlerden şu sonuçlar elde edilmek-tedir:
1- Takiyye, Kur'ân kökenli bir ilkedir ve ashabın dav-ranışları, Hz. Peygamber'in (s.a.a) de bu davranışları te-yit etmesi, takkiyenin caiz olduğu ve İslâm'ın ilk yılların-da gerçekleştiğini göstermektedir.
2- Şia'nın takiyye yapmasının sebebi, Şiîleri acıma-sızca katleden ve Şia mezhebini yok etmekle tehdit eden zulüm fırtınaları idi.
3- Takiyye, Şiîlere mahsus bir şey değildir; diğer Müslümanlar arasında da mevcuttur.
4- Takiyye, Müslümanların canlarının korunmasını amaçladığı için, sadece kâfirlerin ve müşriklerin karşısında değil, karşı konulamayan veya kendisi ile mücade-le etme şartları oluşmayan her zalimin karşısında yarar-lamlacak bir ilkedir.
5- Islâm toplumu üyelerinin anlaşma içinde olmaları hâlinde, Müslümanlar arasında takiyye için bir neden kalmaz.
İSLAMKÜTÜPHANESİ.COM
Cevap: Takiyye, dinî, manevî veya dünyevî zararları önlemek için kişinin muhalifler karşısında imanını veya inancını gizlemesi demektir. Bu anlamda takiyye, her Müslümanın şer'î görevlerinden biridir ve bunun kökü Kur'ân'a dayanmaktadır.
Kur'ân Açısından Takiyye
Kur'ân-ı Kerim'in birçok ayetinde takiyye konusuna değinilmiştir ki, biz burada onlardan bazısına yer vere-ceğiz:
a) "Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah ile hiçbir ilişkisi kalmaz. Ancak ta-kiyye ederek onlardan korunmanız icap e-diyorsa, o başka."1
(AI-i İmrân,28)
Bu ayet, açık bir şekilde müminlerin kâfirleri dost edinmelerinin caiz olmadığını, ancak can korkusu ve teh-likeleri önleme söz konusu olduğu zaman zahirde onlara dostluk izharında bulunabileceklerini ifade etmektedir.
b) "Kim iman ettikten sonra Allah'ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu hâlde (inkâ-ra) zorlanan başka-. Fakat kim kalbini kâfirliğe açarsa, Allah katından bir gazap onlaradır ve onlar için büyük bir azap vardir."(Nahl, 106)
Müfessirler, mezkur ayetin nüzul sebebiyle ilgili ola-rakşöyle demişlerdir:
"Bir gün Ammar b. Yasir, anne ve babasiyla birlikte kâfirlerin eline düştüler. Kâfirler, onlar-dan İslâm'dan el çekmelerini istediler ve onlan küfür ve şirke zorladılar. Ammar'm dışındakiler, Allah'ın birliğine ve Hz. Peygamber'in risaletine tanıklıkta bulundular. Bu yüzden onlardan bazı-ları şehit edildi, bazilan da Islâm düşmanları ta-rafından işkenceye tâbi tutuldu. Fakat Ammar, kalbî isteğine rağmen takiyye edip, kâfirlerin dediği şeyleri dile getirdi ve serbest bırakıldı. Allah Resulü'nün (s.a.a) yanına vardığında dile ge-tirdiği sözlerden dolayı endişeye kapılıp üzüldü. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.a), ona teselli verdi ve mezkur ayet de bu konuyla ilgili olarak nazil oldu."
(Celâluddin Suyutî, ed-Dürr'ül-Mensûr, c.4, s.131, Bey-rut.)
Bu ayetten ve müfessirlerin sözlerinden; cam koru-mak, maddîve manevîzararların önüne geçmek için Hz. Peygamber'in zamanında da kalbî inancın gizli tutuldu-ğu ve Islâm'ın buna rıza gösterdiği anlaşılmaktadır.
Şia Açısından Takiyye-Takiyyenin Ölçüsü
**- Şiîlerin Ümeyyeoğulları ve Abbasoğulları tarafından acımasızca katledilişi hakkında bilgi edinmek için, Ebu'l-Ferec-i İsfahanî'nin Makatil'ut-Talibiyyin, Allâme Eminî'nin Şüheda'ul-Fazile ve Muhammed Cevad Muğniye'nin eş-Şia ve'l-Hâkimûn adlı eserine bakınız.
Açıktır ki, baskı ve istibdat ortamında Şia'yı yok ol-makla tehdit eden zulüm fırtınası karşısında takiyyeden başka bir kurtuluş yolu yoktu. Dolayısıyla da eğer zalim padişahlar ve onların kuklaları, Şiîlere düşmanlık etme-seler, onları acımasızca katletmeyi bir devlet politikası olarak sürdürmeselerdi, Şia'nın takiyye yapması için hiç bir neden olmazdı.
Ayrıca hatırlatmak gerekir ki takiyye, Şia'ya özgü bir şey değildir. Diğer Müslümanlar da, Handler ve her türlü haramı işleyen zalim iktidarlar gibi bütün İslâm mezhep-lerine muhalif olan kan içici zalimler karşısında, karşı koyma gücüne sahip olmadıkları takdirde, takiyye kal-kanına sığınırlar ve canlarını koruyabilmek için kalbî inançlarını gizli tutarlar.
Buna göre, eğer büyük İslâm toplumunun bütün üyeleri birbiriyle anlaşır, birlik, beraberlik ve uyum içinde yaşarlarsa, Müslümanlar arasında takiyye yapmak için bir ortam ve neden kalmaz.
Sonuç
Bütün bu söylenenlerden şu sonuçlar elde edilmek-tedir:
1- Takiyye, Kur'ân kökenli bir ilkedir ve ashabın dav-ranışları, Hz. Peygamber'in (s.a.a) de bu davranışları te-yit etmesi, takkiyenin caiz olduğu ve İslâm'ın ilk yılların-da gerçekleştiğini göstermektedir.
2- Şia'nın takiyye yapmasının sebebi, Şiîleri acıma-sızca katleden ve Şia mezhebini yok etmekle tehdit eden zulüm fırtınaları idi.
3- Takiyye, Şiîlere mahsus bir şey değildir; diğer Müslümanlar arasında da mevcuttur.
4- Takiyye, Müslümanların canlarının korunmasını amaçladığı için, sadece kâfirlerin ve müşriklerin karşısında değil, karşı konulamayan veya kendisi ile mücade-le etme şartları oluşmayan her zalimin karşısında yarar-lamlacak bir ilkedir.
5- Islâm toplumu üyelerinin anlaşma içinde olmaları hâlinde, Müslümanlar arasında takiyye için bir neden kalmaz.
İSLAMKÜTÜPHANESİ.COM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder