Bu sorunun cevabında şunu söylemek gerekir: Bu sıfatların Allah Teala'nın zatında ayrılıkları, O'nun zatında kesret ve terkibi gerektirdiğinden, kesinlikle bu sıfatların, mana ve mefhumda birbirinden farklı ve ayrı şeyler olmalarına rağmen, bir ve aynı şeydirler. Başka bir tabirle: Allah Teala'nın zatı basit (yalın) olmasına rağmen bu sıfatların tümüne sahiptir; Allah Teala'nın zatının bir bölümünü ilim, diğer bölümünü kudret ve bir başka bölümünü de hay ve diri oluşu teşkil etmez ve araştırmacıların tabiriyle: O'nun tümü ilimdir, tümü kudrettir ve tümü dirlik ve hayattır..(Sadr-ul Muteellihin, Esfar-u Arbaah, c.6, s.135.)
Dolayısıyla, Allah Teala'nın zatî sıfatları, kadim ve ezelî olmakla birlikte O'nun zatının aynıdır. Allah Teala'nın sıfatlarını ezelî ve kadim, fakat zatıyla aynı olduğunu kabul etmeyenlerin görüşleri ise doğru değildir. Çünkü, bu görüş gerçekte Allah Teala'nın sıfatlarını insana benzetmekten kaynaklanmış ve insandaki sıfatlar onun zatından ayrı olduğu için Allah Teala'da da böyle olduğunu sanmışlardır.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Allah Teala ezelden beri bizim Rabb'imizdir; hiç bir malum, mesmu' (duyulan), mubser (görülen) ve makdur (güç yetirilen) olmadan önce ilim, sem' (duyma), basar (görme) ve kudret O'nun zatının aynıydı."
Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) de Allah Teala'nın sıfatlarının O'nun zatıyla aynı oluşunu şöyle açıklamaktadır: "Tevhidde ihlasın kemâli O'nu (zatından ayrı) sıfatlardan tenzîh etmektir. Çünkü her sıfat, vasfedilenden ve her vasfedilenden de sıfattan ayrı olduğuna tanıklık eder.
Devamı için tıkla. önceki hisse için tıkla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder