22 Ekim 2019 Salı

Namazın Mukaddimatı nelerdir ?( Taharet,Kıble,Ezan ve.s)

1- Taharet
İnsan namaza başlamadan önce abdest almalıdır. İmam Muhammed Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Namaz ancak abdestle olur."1
Abdest imandan bir parçadır ki insana nur kazandırır, neşat getirir, tembelliği yok eder, bedeni temizler ve de insanı namaza hazırlar.
Feyz-i Kaşanî şöyle demiştir:

"Bir anda maddiyattan koparak manevî yolculuğa çıkmak çetin bir meseledir. İşte abdest, yavaş yavaş insanı bu yolculuğa hazırlar." 2

Abdest, küçük günahların keffaretidir. İnsanın her zaman, her yerde ve hatta uyumak isterken bile abdestli olması sevaptır. Abdestli olmaksızın Kur'ân'ın yazısına, Allah'ın, Hz. Peygamber'in (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamlarının ismine dokunmak haramdır. Taharet, Allah'ın huzuruna varmanın izni konumundadır. Taharetin de bazı aşamaları olduğu unutulmamalıdır.
Bu, şöyle örneklendirilebilir:

- Bedenin necasetten temizliği

1- Vesâil'uş-Şia, c.1, s.256
2- Mehaccet-ül-Beyzâ, c.1, s.281

- Beden azalarının günah ve hatalardan temizlenmesi. - Ruhun ahlâkî pislik ve çirkinliklerden temizlenmesi. 1

Gusül ve Teyemmüm

Cünüplünün veya her hangi bir nedenden dolayı gusletmesi gereken insanın abdest alması yeterli değildir ve namaz kılabilmesi için gusletmesi gerekmektedir. Bazen de namaz kılmak isteyen kimsenin su bulamaması veya zararlı olduğu için suyu kullanamaması veya vakit darlığından dolayı gusledememesi ya da abdest alamaması veya sadece içeceği miktarda suyunun var olması... gibi durumlarda toprağa teyemmüm etmelidir. Abdest, gusül ve teyemmüm hakkında bilinmesi
gereken çok şeyler vardır, dileyenler ilmihal kitaplarına baş vurarak öğrenebilirler.

2- Namaz Kılınan Giysi ve Namaz Yeri
Namaz kılan insanın bedeninin örtülü olması hem uygun ve hem de gereklidir. Örtülü olması gereken
miktar, namaz kılanın cinsiyetine göre değişir. Erkeğin, avret yerlerinin örtülü olması bir zorunluluk ve göbekten dizlere kadar olan bölümün örtülü olması da nafiledir. Kadın ise (yüzü, bileğe kadar el ve ayakları hariç) bütün bedenini örtülü tutmalıdır. İnsanın giyerek namaz kıldığı elbise temiz ve de
mubah olmalıdır. Namaz kılan insanın elbisesiyle bağlantılı olan bazı nafileler de vardır ki namazın sevabını artırır. Bunlar şöyle örneklendirilebilir: Namaz kılan insanın akik yüzük takması, beyaz elbise giymesi, ayrıca kirli, dar, siyah ve necasetten kaçınmayan kimselerin elbiselerini giymemek...

1- Mucehhet'ül-Beyzâ, c.1, s.281

Namaz kılınan yer de mubah, temiz ve hareket etmeyen/durağan olmalıdır. Başkasının mülkünde, izni
ve rızası olmaksızın namaz kılınamaz. Bu şartların gözetilmesi, hem muaşeret kurallarının
ve hem de insanların haklarını gözetmenin gereğidir. Namaz giysi ve yeri hususunda ilmihâl kitaplarından daha detaylı bilgi edinilebilir.

3- Kıbleyi Tanıma
İnsan kıble yönünde namaz kılmalıdır. Biz Müslümanların kıblesi mukaddes Kâbe'dir.
Yüce Allah özel bir yön ve cihetle sınırlı değildir; her nereye yönelecek olsak, Allah'ı bulacağımız kesindir. Kur'ân-ı Kerim, bu hususta şöyle buyurmaktadır:
"Doğu da, batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır."1
Ancak ne var ki, tevhit evinin kurcusu İbrahim'in (a.s) anısını yaşatmak, kalplerimizi kutsal bir yere yöneltmek, ibadî yönde ibadet ve namaz ehliyle aynı düzen ve uyumu sağlayabilmek... için Kâbe yönünde namaz kılmakla yükümlüyüz. Sadr-ı İslâm'da "Beyt'ül-Mukaddes" yönünde namaz
kılan Müslümanlar, Yahudilerce alay edilmiş ve "Kıblesiz Müslümanlar bizim kıblemize doğru ibadet
ediyorlar." sözüyle aşağılanmışlardı. Yüce Peygamberimiz (s.a.a) de bundan üzüntü duyarak
Allah'ın emrini bekleyedurmuştu ve nitekim vahiy meleği "Nereden (yola) çıkarsan, yüzünü Mescid-i
Haram'a doğru çevir."2 ayetini getirmişti.

1-Bakara, 115
2- Mescid-i Haram'ın kıble olarak belirlenmesi, Bakara
Sûresi'nin 142-149. ayetlerinde geniş bir şekilde yer almıştır.

Yüce Allah indirdiği bu ayetle Müslümanların, kıble konusunda kendilerine dayalı ve bağımsız olmalarını tak-dir buyurmuştur. İslâm ümmeti de bu emirden yola çıkarak namaz kılarken, dua ederken, hayvan keserken, uyurken ve yemek yerken bile kıbleye doğru yönelirler.
Bedenin zahirî anlamda Kâbe'ye yönelişi, kalp ve ruhun da ilâhî yön ve cihete yönlendirilmesini çağrıştırmaktadır. Böylece bir Müslüman, her yer ve her durumda Allah'ı anmış ve tevhit inancının bir yansımasını taşımış olur.
Kâbe Hz. İbrahim (a.s), Hz. İsmail (a.s) ve Hz. Muhammed'in (s.a.a) yadigârıdır; Hüseynî (a.s) hareketin başlangıç noktası ve de İmam-ı Zaman'ın (a.s) evrensel kıyamındaki dayanağıdır.

4- Ezan
Ezan, Müslümanların tevhit şiarıdır. Ezan bir duyurudur; Allah'ın birliğini, Hz. Muhammed'in
(s.a.a) risaletini, İmam Ali'nin (a.s) velayetini, namaz sayesinde doğruluğa ulaşılabileceğini içerir.
Ezan, hayalî mabutları yeren bir haykırış ve aynı zamanda da İslâm inancını tanıtan ulvî bir şiardır.
Bilal Habeşî, insanları namaza çağıran ilk müezzin olma özelliğini taşımaktadır.1
Bilal'ın müezzin oluşu; renk, ırk ve servet gibi yapay değerlerin İslâm dini açısından değer teşkil etmediğini, bilakis takva ve iman gibi olguların değer teşkil ettiğini göstermektedir.
Ezan, hem Müslümanları cemaat namazına davet eden ve hem de huzura varacak insan için ön hazırlık o-luşturan bir sesleniştir.

1- Sefinet'ül-Bihar, c.1, "b.l.l" maddesine bakınız.

Melekûti terennümü dalga dalga büyüyen ezan, bir yandan müminlerin kalbine ilâhî cezbe damıtırken, diğer yandan da kâfirlerin korku ve gazabını arttırır. "İslâm Fedaileri Örgütü" lideri şehit Nevvab Safevî şöyle demişti arkadaşlarına: "Nerede olursanız olun, öğle ve akşam vakti girdiğinde yüksek sesle ezan okuyun!" Şehit Safevî'nin arkadaşları tarafından okunan ezanlar, tağut düzeni bekçilerinin kalbinde büyük bir korku yaratmıştı. İşte bu, "Ezan yüksek sesle okunduğunda şeytan
öfkelenip kaçar."1 hadisinin bir yorumudur. İngiliz politikacı Gladstune'in parlamento konuşmalarının birinde sarf ettiği şu sözleri şimdi daha iyi
anlayabiliriz: "Muhammed'in (s.a.a) adı minarelerde anıldıkça, Kâbe sapasağlam ayakta kaldıkça
ve Müslümanların hidayet kitabı Kur'ân var oldukça İslâm ülkeleri üzerindeki politikamızı
uygulayabil-memiz mümkün değildir."2
Gerçek şu ki ezan, bâtılı rezil ve düşmanı mağlup eden tevhit şiarıdır.
Müşrikler ve kâfirler hoşlanmasa da ruhumuzun derinliklerinden haykırıyor ve bütün dünyaya duyuruyoruz:

Allah-u Ekber...
Allah-u Ekber...
La ilâhe illallah...
Muhammed-un (s.a.a) Resulullah...

1- Kenz'ül-Ummal, c.7, s.692
2- Tefsir-i Nümune, c.4 s.438

Eserin adı: Namazın Hikmeti
Yazan: Ustad Muhsin KIRAATÎ
Mütercim: Cafer BAYAR
Yayınevi: Kevser

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder