Kabul Edilen İbadetler


İbadetler, niyet ve şekil bakımından doğru olmakla birlikte, insanı Allah'a yakınlaştırır ve O yüce
zatın rızasını kazandırır nitelikte ise ancak Allah katında kabul edilir. Niyet ve şekil bakımından doğru olduğu hâlde insana olgunluk kazandırmayan ve ruhunu arındırmayan, genel anlamıyla ibadet ve özel anlamıyla da namaz, şifa vermeyen bir ilaca veyahut alıcısı olmayan
bir metaya benzer. Bazen ibadetin getirisi, sadece
insanı azaptan kurtaracak ve bazen de kulu Allah katında sevdirerek ibadetinin kabul olmasına neden olacak bir düzeydedir.
Ayet ve hadislerde, ibadetlerin Allah katında kabul görmesine neden olan birçok etkenlere vurgu yapılmıştır. Şimdi örnek olması bakımından bunların bazılarına değineceğiz:

1) İnanç Boyutunda "İman"
Yüce Allah Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:
"Erkek ve kadından her kim inanmış olarak iyi bir iş yaparsa, onu hoş bir hayatla yaşatırız."1
Başka bir ayette ise şöyle buyurmuştur: "Kim imanı inkâr ederse, şüphesiz amelleri
boşa gider."2 Allah'a imanı olmayan kimse, ibadetlerinin Allah katında kabul edilmesini nasıl bekleyebilir?

1- Nahl, 97
2- Mâide, 5


2) Siyasî Boyutta "Velâyet"
İbadetleri doğru ve ilâhî rotasında karar kılan şey, Allah katından seçilmiş bir önderin yolunu izlemektir.Doğru ibadet çizgisi, ancak böylesi bir önderlik ve velayet sayesinde faydalı olur; aksi taktirde bu ibadetin ya hiçbir özelliği olmayacak ya da Allah yolu düşmanlarının
hedefine hizmet edecektir. Yolculuğa çıkmak isteyen insanlar, ancak yol-iz bilir
ve güvenilir bir şoförle yolculuk edecek olsalar, menzile varacaklardır. Güvenilmeyen, acemi veya sarhoş bir şoförle yola çıkmak, yolcuları menzilden alıkoymakla birlikte hayatî tehlikelerle de burun buruna getirecektir. Günümüzdeki İslâm ülkeleri, en değerli kanunlara ve İslâmî öğretilere sahip oldukları hâlde, masum önderlere veya onlara vekalet edenlere boyun eğmedikleri
ve tağut yönetimine teslim oldukları için zillete düşmüş ve bölünmüşlerdir.
İbadet, ancak doğru önderlik sayesinde asıl manasını bulur ve Allah katında kabul edilir.
İmam Muhammed Bakır (a.s) bir hadisinde şöyle bu-yurmuştur:
"Allah katından imamı olmaksızın Allah'a yakınlaşmak amacıyla zahmetlere katlanarak
ibadet eden kimsenin ameli kabul olmaz."1
Bir başka hadis ise şöyledir:
"Yüce Allah, bizim velayetimizi kabul etmeyen kimsenin amelini yüceltmez."2

1- Vesâil'uş-Şia, c.1, s.90
2- Usul-u Kâfi, c.1, s.430

3- Ahlâkî Boyutta "Takva"
Yapılan iyilikler, ancak takvadan kaynaklandığı taktirde Allah katında kabul edilir. Allah için yapılan kulluğun kabul edilmesi, takvaya ve günahtan sakınmaya bağlıdır. Kur'ân-ı Kerim, Allah için kurban sunan ve birininki kabul edilirken diğerininki reddedilen Habil ve Kabil'in öyküsünü hatırlattıktan sonra şöyle buyurmaktadır:
"Allah sadece takva ehlinden kabul eder."1 Çalıntı mallarla yoksullara yapılan iyilik, Allah katında
kabul edilmeyecektir. İnsanların hakkını gasp edip namaza duran insanın namazı elbette ki geri çevrilecektir. Namaz kılmaksızın yapılan cihat, zulümden kaçınmaksızın
kılınan namaz, iftira ve dedikodudan sakınmaksızın yapılan hac, Müslümanların namusuna
kötü gözle bakmaktan arınmaksızın kılınan gece nafilesi... yüce Allah katında kabul görmeyecektir. Çünkü bu ameller takva yoksunudur ve takvadan yoksun ameller de hayır amellerden addedilemez.

4) Ekonomik Boyutta "Yoksullara Yardım"
Yoksul insanlar, Allah'ın mazlum kullarıdırlar. Bu mazlum ve mahrum kullara yardım edilmeksizin yapılan kulluk ve ibadetin Allah katında hiçbir değeri yoktur.
Genel olarak ayet ve hadisler, namaz ve zekâtı yan-yana zikretmiştir. Çünkü namaz, kulun Allah ile ve zekât ise insanın Allah kullarıyla olan bağıdır.
İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Zekât vermeyenin kıldığı namaz kabul değildir."2

İnsan, malına taalluk etmiş olan fakir hakkını ödememekle hem günah işlemiş olur, hem malına haram karışır ve sonuç olarak da ilâhî çizgiden sapmış olur.

1- Mâide, 27
2- Bihar'ul-Envar, c.93, s.12

5- Sosyal Boyutta "İyi Geçinme"
İslâm toplumu, Müslümanlar arasındaki sarsılmaz bağlar ve kardeşlik duyguları temeline kuruludur. Bu bağların kopmasına, vahdetin bozulmasına, kişilik haklarının ayak altına alınmasına neden olan her şey dince yerilmiş ve ibadetlerin kabul olmasını engelleyen etkenler olarak tanımlanmıştır. Gıybet, iftira, bölücülük, ara bozuculuk, kötü ahlâk, çirkin tavır, insanları incitme, rahim bağlarını koparma... kardeşlik duygularını zedeleyen ve vahdeti bozan etkenlerin örnekleridir. Rahim bağlarını korumak, güzel ahlâk, insanlara sev-gi ile yaklaşmak, iyimser olmak ise Allah'ın rızasını
kazanmaya ve amellerin kabul olmasına neden olur. Madde-ler hâlinde sıraladığımız hususlarda pek çok hadis rivayet edilmiştir.
Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Müslüman bir kadın veya erkeğin gıybetini eden kimse, gıybetini ettiği şahsı razı etmedikçe kırk gün boyunca kılmış olduğu namazlar
ve tutmuş olduğu oruçlar kabul olmaz."1 Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a), bir hadisinde
Ebuze-r'e hitaben şöyle buyurmuştur: "Ey Ebuzer, din kardeşine küsüp uzaklaşmaktan
sakın! Zira ilişkiyi kesmek, amelin kabul edilmemesine neden olur."2
İmam Cafer Sadık (a.s) da bu hususta şöyle buyurmaktadır:
"Sirkenin balı bozduğu gibi, kötü ahlâk ve çirkin davranış da ameli bozar."3

1- Cami'us-Seadat, c.2, s.234
2- Mekarim'ul-Ahlâk, s.554
3- Usul-u Kâfi, c.2 s.321


6- Ailevî Boyutta "Hakları Gözetmek"
Bir çatı altında yaşayan eşlerin, birbirleri üzerinde karşılıklı hakları vardır. Karısını inciten kocanın ve kocasını inciten kadının namaz ve iyi amelleri Allah katındakabul edilmez.1 İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Baba ve annesine, kendisi hakkında zulmetmiş olsalar bile, hiddetle bakan kimsenin namazı Allah katında kabul edilmez."2 Kul ile Allah arasında oluşturulan bağ, aile fertlerinin karşılıklı hak ve görevlerinin gözetilmesi durumunda faydalı olacaktır. Namaz, ruhun miracı ve maneviyat merdivenidir. İnsanın miraca çıkması, bu merdivenin ayaklarının sağlam ve sarsılmaz olmasına bağlıdır. Allah ile irtibatın sarsılmaz temelini, aile bireyleri arasındaki güzel ve doğru ilişkiler oluşturmaktadır. Kabullük Alâmeti Buraya kadar belirtilen şartları gözetmeli, namazlarımızın faydasız ve kulluğumuzun da etkisiz olmamasına dikkat etmeliyiz. Sırf yükümlülüğü yerine getirmek yeterli değildir; ibadete emreden Allah'ın kabul edeceği şekilde sorumluluğumuzu ifa etmeliyiz.Müminler Emiri Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Amelin özünden çok, kabul edilmesi yönünde titiz davranın."3 İbadetlerimizin yüce Allah katında kabul edildiğini
nasıl anlarız? İmam Cafer Sadık (a.s) ibadetlerin kabullük alametini şöyle açıklamaktadır: "Kıldığı namazın kabul edilip edilmediğini bil-mek isteyen kimse, namaz kıldığı hâlde günaha ve kötülüğe düşüp düşmediğine baksın; her ne ölçüde günaha düşmekten alıkoymuşsa, o miktarı kabul edilmiştir."4

1- Vesâil'uş-Şia, c.14, s.116
2- Usul-u Kâfi, c.2, s.349
3- Bihar'ul-Envar, c.67, s.173
4- Bihar'ul-Envar, c.79, s.198




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder