“Dünyada, böyle zor bir duruma düşecek kadar neler yaptınız?” Diye soracaklar. Cevap verecekler:
"Sağlığımızda insanların haklarını yiyorduk. Öldüğümüzde bu dünyadan bu borçla taşındık. Varislerimiz ve dostlarımız borçlarımızı ödemedi. Bu nedenle şimdi bunun cezasını çekiyoruz ".
İkinci grubun bağırsakları göbeklerinden dışarı çıkar ve kalabalığın ayaklarının altına bırakılır. Onlardan da dünyada ne yaptıklarını soracaklar. Onlar şöyle diyecekler: "Biz idrara gittiğimizde üst başımızın batmasının önünü almazdıq, idrar üzerimize sıçrardı. Bu eziyet o yüzden. "
Üçüncü grubun ağzından kir ve irin dökülecek. Onlar da dünyada nasıl yaşadıklarını şöyle tarif ederler: "Biz duyduğumuz her sözün üstüne beş kat fazlasını koyar ve başkalarına söylerdik. Haberci ve söz gezdiren kişilerin cezası ise budur ".
Son olarak, dördüncü grubun etini makasla doğrayıb kendilerine yedirəcəklər. Onlardan sorulacak ki, ne yaptığınız için size bu azabı veriyorlar? Onlar der : "Biz halkın gıybetini ederdik.
Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmuştur: "... Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. "(Hucurat, 12)".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder