7 Temmuz 2022 Perşembe

İbadet ve ALLAH huzurunun idrakı

İnsanın ibadet sırasında huzuri-kalp bulması için sürekli olarak çalışıp, çaba göstermesi ve Allah huzurunda olmasını anlaması gerekir. İnsan daima kendini Allah huzurunda bilmeli ve onunla ilişkide görmelidir. Çünkü bir kimse Allah ile iletişim kurarsa, hiç Onunla konuşmaktan, sözünü duymaktan yorulmaz. Çünkü aşık kendi maşuku ile ne kadar çok iletişimde olursa,
ona daha çok bağlanır.
Bizim ibadet sırasında sık yorulmağımız ve namazı acele kılıp kendi işimizin dalınca gitmemiz namazı düzgün derk etmeyişimizdən kaynaklanmaktadır. Eğer namaz biraz uzun çekerse, sadece namazdan lezzet almıyor, aksine kendimizi dar bir kafeste hissediyoruz. Tüm bunlar kimin huzurunda dayanmağımızı ve kiminle sohbet ettiğimizi idrak etmediyimizden kaynaklanmaktadır. Mümkündür, olağan bilimsel yolla kulluk ve Allah katında durmanın ne derecede önemli olduğunu bilip, Allah'ın azametine dikkatimizi yöneldek. Fakat bu tür zihinsel kavramlar bizim kalbimize etkilemez ve Allah ile gerçek iletişim qurmağımıza neden olmaz.

Allah ile gerçek ve doğru iletişim kurmaya neden olan faktör, ibadet sırasında huzuri-kalp bulmaktır. Bizim yaptığımız ibadetler ancak emri teklifin boynumuzdan götürülmesi için olup, gerekli netice vermez. Çünkü ibadetlerimizin ruhu yoktur ve kalbimiz ibadet sırasında onlardan uzak olur (huzuri-kalb bulmuyor). Dünya işleri ile iştigal, bizleri Allah ile iletişim kurmaktan ve kalbi hazır görmekten uzaklaştırır. Bu, bizim olduğumuz önemli problemlerdendir. Hep böyle bir soru ortaya çıkıyor: Namazda huzuri-kalp bulmak için ne yapmak gerekir? Bunun için zahmet ve ruhsal meşğeleler gereklidir.

İlk önce insan halvet bir guşeye çekilip, Allah'ın her zaman ona göz koyması ve onu görmesi konusunda düşünmelidir. Bazı ahlak üstatları, bu işte hayal gücü kullanılmasını tavsiye ediyorlar. Örneğin, düşünün ki, eğer bir odada veya halvet, sakin bir yerde oturmusunuz ve bir kişi de gizli bir yerden reftariniza dikkat ediyor, ama siz onu görmüyorsunuz. Sizi sürekli gözlem yapan kişinin kontrolünde yaptığınız tavırla, olağan durumda olan tavrınız bir olacaqdırmı? Özellikle, size kontrol eden kişinin sıradan bir insandan farklı olarak aşırı önem verdiğiniz, yaşam mükadderatınıza dexalet eden, yanında aziz olmaya çalıştığınız ve onun da sizi sevmesini arzu ettiğiniz biri olduğu halde, ona karşı kayıtsız olabilir misiniz? Ona ihmal edip, başka işle meşgul olabilir misiniz?

Eğer insan sürekli olarak Allah huzurunda olduğunu, Allah'ın daima ona göz koyduğunu ve Allah'ı görmediği takdirde bile, her zaman Allah'ın kendisini gördüğünü kendisine aşılaya bilse, gittikçe ibadetinde ruh oluşacak ve huzur-kalb bulacaktır. Bu durumda ibadet ancak teklifin alınması için olmayıp, insanın manevi ve yüksek gelişimine, Allah'a yaklaşmasına neden olacaktır. Ali'nin (as) bu sözü yukarıdaki metlebi da kanıtlamaktadır:

Hiç kimsenin olmadığı halvet yerlerde günah yapmaktan sakının. Çünkü amellerinizi gözlemleyen kes, aynı zamanda yaptıklarınıza hükmünü verecek hakimdir. (Çünkü bugün yaptıklarınızı görüp olan kimse, yarın (kıyamet günü) aynı emellerin hükmünü verecek hakimdir).

Demek ki, şimdiye kadar namazlarında huzuri-kalp bulamayan kişi, gün içinde belirli bir vakti bile işlere ayırmalı, halvet bir mekanda oturup Allah'ın onu her zaman gözlemlemesi hakkında düşünmelidir. Elbette, bizim her zaman Allah mahzerinde olmamıza ve Allah'ın bizi görmesine şekkimiz yoktur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de birkaç yerde bu konuya değinilmiştir. Aynı şekilde buyuruluyor:

"O (Allah), insanların hain bakışları ve kalplerinden geçenlere haberdardır» (Ğafir suresi ayet 19)

Öğrencilerden biri konuşuyordu ki, ölüm ayağında can veren ustadımin üstüne gittim. Son nefesinde ondan son kez bana nasihat etmesini rica ettim. Üstad çok güçlükle dudaklarını terpedib buyurdu: "Bilmez mi ki, Allah onu görüyor?!» (Alak suresi ayet 14)

Ali (as) buyuruyor:
"Ey cemaat! O Allah'tan korkun ki, siz konuşurken duyar, gizlediğinizi de bilir »

Bu hadisin başında Hazret (as) ibadeti, «insan saadetinin anahtarı» adlandırmış, daha sonra ise Allah'a ibadetin aşamaları hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Ek olarak, birinci aşamada ibadetin kalitesine te`kid olunur ve bildirilir ki, ibadetin de kendi ruhu vardır ve onun ruhu, ibadette huzur-kalbin olmasıdır. Genel olarak, hadiste ibadetin yerine getirilme kuralına değil, sadece kalite ve manevi meselelerine işaret edilmiştir.




MÜELLİF: DOKTOR MİSBAH YEZDİ-AHİRET AZIĞI




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder