Ammar Bin Yaseri çokca anlatmaya gerek yoktur sanırım. HZ Peygamber zamanında onun yanında olan has sahabilerden olduğu ve Peygamberin onu nasıl övdüğü bir çok kitaplarda geçmektedir. Bu yazıda Peygamberin vefatından sonra Ammar Bin Yaserin başına gelen
olaylardan gerçek olarak bahs edeceğiz. Bunlar bir çokları tarafından bilinir ama hep gizlenmiştir.
Hatırlanacağı gibi Ammar b. Yaser, Tebük suikastında Hz. Muhammed'in devesini önden çeken kişi ve o olaya karışan insanları da bilen ikinci tanık. Halife Ömer tarafından Kufe'ye görevli olarak atanıyor, yanı sıra Abdullah b. Mesut da bir nevi talim-terbiye ve hazineden sorumlu bir görevli olarak oraya gidiyor. (1) Halife Osman iş başı yapınca onu Medine'ye alıyor.
Osman'ın yönetimine karşı başkaldırılar çoğalınca, Medine'de de ciddi bir muhalefet oluşuyor Osman'a karşı. Bir gün, her kabileden önemli kişiler toplanıp Osman'ı uyarmak için bir metin hazırlıyorlar. Bunlar arasında Mikdad b. Amr, cennetle müjdelenen Talha ve Zübeyir gibi toplamları elli civarında olan önemli bir seçme heyet kendi aralarında Ammar'ı temsilci olarak seçip o ültimatom yazısıyla birlikte Osman'a gönderiyorlar.
Ammar, Osman'a konuyu açınca, Osman çok kızıyor ve o kâğıdı alıp yere atıyor. Ammar ona, "Bu iş çok ciddi, sen Hz. Muhammed'in arkadaşlarının sana karşı haklı olarak yazdıkları mektubu yere atamazsın, saygısızlık yapamazsın" deyince, Osman adamlarına talimat veriyor, Ammar'ı yere yıkıp kol ve bacaklarını bağlıyorlar. Bu arada Osman onu tekmelemeye başlıyor. Sonuçta Ammar baygınlık geçirip fıtık oluyor. Osman hem onu dövüyor, hem de "Allah seni rezil etsin" gibi sözleriyle de hakaret ediyor.
Ammar daha sonra baygın haldeyken Hz. Muhammed'in eşlerinden Ümmü Seleme'nin evine alınıyor. Kimi rivayetlere göre Ümmü Seleme gelip Osman'a kızıyor, neden bu adamı komalık yaptın diye; kimilerine göre de Ammar'a, "Sen madem biliyordun ki bu adam halife, yetki var elinde, seni bu hale getirecek, o zaman niye karşı çıktın?" denildiği gibi farklı bilgiler de var. Bu arada Hz. Ayşe de olayı duyuyor ve Osman'a kızıyor, bu olaydan dolayı Ayşe ile Osman'ın arası açılıyor.
Osman'ın Yaser'i komaya sokması hakkında farklı rivayetleri de var. Değişik baskınlarda ele geçen talan malları arasında altın mücevheratı da varmış. Osman bunları kendi ailesi ve yakınlarına dağıtmaktadır, tabii ki bunları başka insanlar ele geçirmişti; ama o kendi yakınlarına dağıtıyordu. Halk bunu duyunca karşı çıkıyor ve onu protesto ediyor. Osman buna karşı, "Bu talan malından kimilerin hoşuna gitmese de biz ihtiyacımızda kullanırız" diyor.
Böyle deyince Hz. Ali onu uyarıyor, sen asla böyle yapamazsın diyor. Bu arada Ammar da Osman'a sert çıkıyor. İşte burada Osman ona, "Sen ha, içinde idrarı durmayan falancanın oğlu, kim olursun da bana karşı bunları söylersin" diyor ve adamlarına da, "Tutun bunu" emrini veriyor. İşte burada onu tekmeleyince komalık oluyor ve üç namaz kılamaz hale geliyor. Yani yukarıda anlatılan o komalık halinin hikâyesi böyle.
Sonuçta Ammar hem sevilen biri, hem de onun bağlı bulunduğu aşiret güçlü. Onlardan Hişam b. Velit gelip Osman'ı tehdit ediyor: "Aynı sözleri Hz, Ali de sana söyledi; ancak sen ona bir şey diyemedin. Bu sahipsiz olduğu için bak sen ne hale getirdin. Şayet başına bir şey gelirse, şunu bil ki, sizden en önemli kim ise o da öldürülecektir (Osman'ı kastediyor)" diyor, tabii ki Osman ona da kızıyor; ancak birini komalık yaptığı için artık onu dövdürmekten vazgeçiyor. Bu arada adamlarına "Bunu burdan çıkarın" diye talimat veriyor ve oradan uzaklaştırılıyor.
Bu arada Hz. Ayşe ona, "Bak Hz. Muhammed'in daha ayakkabısı, elbisesi duruyor, siz ne çabuk değiştiniz, işi laçkalaştırdınız" diyor. Ayşe'nin bu sözlerinden sonra Osman çok bozuluyor ve camiye gidiyor, orada ters konuşmaya başlıyor. Cemaat ona şaşkın şaşkın bakıyor, bu ne diyor diye.
İşte Muhammed'e karşı suikastta bulunanları bilen Hüzeyfe ve Ammar'ın başına gelenler bunlardır.
Bir tarafta halife Osman bu adama bu şekil haksızlık yaparken, diğer taraftan da kendisine yapılan baskın sırasında, yardımcı olması için Ammar b. Yaser'e haber yolluyor. Ammar'ın verdiği yanıt olumsuzdur; üstelik de haklı olarak sert tepki gösteriyor. Bu konuda anlatılanlar arasında az fark görünüyorsa da, Osman'ın onu tekmelediği ve adamı sakat bıraktığı gibi bir gerçek var ortada. Bu, birçok İslam tarihçisinin ortak olarak işlediği bir konudur. (2)
1) Muhammed Rıda, Hz. Osman b. Affan, s. 204.
2) 1- Mühibbüddin Taberi (694.Ö) Riyad'ü Nadere fi Menakıb'il Aşere, 3/75.
2- Belazuri (279.Ö) 'Ensab ul Eşraf 6/161 vd.
3- lbni'l Arabi Ebubekir (543.Ö)' El-Avasim'ü ımin'el Kavasım.' s. 280 vd.
4- İbni Kesir (h.774.ö), Bidaye, Nihaye, 7/80 ve sonrası, Osman kısmı.
5- Suyuti,Tarih'ül Hulefa, s. 130 ve sonrası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder