13 Şubat 2020 Perşembe

Sakife olayı ve Ebu Bekrin istişaresiz olarak halife seçilmesi.

Sahih Buhari -87- kitabül-muharibin min ehlil-küfri ve-riddeti 

(Hadisi bu babda bulamazsanız Buhari Hudud kitabına bakın. c 4.s 119)

Peygamberden (ALLAHIN selamı ona ve Ehli beytine olsun) sonra kimin halife ve ya önder olacağı hususunda İslamda görüş birliği yoktur. Maksadım bu konuyu yeniden açmak değil. Zaten 1400 küsür yıldır çözüme ulaşmamış bir konunun bundan sonra çözüme ulaşması pek inandırıcı değil.  Araştırmacılar biliyor ki, Peygambeden sonra Halife seçimi icma ile olmadı ve kör-körüne  5-10 kişinin
kavgasıyla çabucak baş verdi. Bu hakta pek çok kitaplar yazılmış ve deliller ortaya konmuştur. Sakife ve ya Beni Saide Sakifesi olayları olarak bilinen bu hadiseler kitaplarda geçmektedir. Nitekim Buhari de bunun hakkında halife Ömerden bir hutbe rivayet etmiştir. Bu hutbenin ön kısmını recm(Halife Ömer ve recm meselesi) konusunda gördük. Geri kalan kısmını ise halife seçimi kısmında bakalım. 

17- Zinadan Gebe Kalan Kadının, Evli Olduğu Zaman (Çocuğu Doğurduğunda) Recm Edilmesi Babı

Halife Ömer hutbenin devamında şöyle der.
Sonra şu da var ki, içinizden bir sözcü çıkıp: "Vallahi Omer ölürse, ben fulan kimseye bey'at ederim" demektedir. Sakın hiçbir kimse onun "Ebu Bekr'e yapılan bey'at ancak istişaresiz, birdenbire olmuş ve tamamlanmıştır" demesiyle aldanmasın! Dikkat ediniz! Hakîkaten o iş böyle çabuk olmuştur. Lakin Allah, o işin şerrinden ümmeti korumuştur. İçinizden hiçbir kimse kendisine sür'atle gidilmekte develerin boyunlarının kopmasında Ebu Bekr gibi olamaz.

Bundan sonra her kim milletin istişaresi ve re'yi olmaksızın müslümanlardan bir adama bey'at ederse, onun bey'ati kabul olunmaz. O bey'at eden de, bey'at edilen de kendilerini öldürülme tehlikesine atmış olurlar! 

( Bu konu hakkında iyice düşünün.yazarın notu)

Şu da bir hakikattir ki, Allah, Peygamberi'ni vefat ettirdiği zaman bizim de haberimizden şunlar meydana gelmişti: Ensar cemaati bize muhalefet ettiler ve hepsi Saide oğulları sakîfesinde toplandılar.  Alî ile ez-Zubeyr ve onların beraberinde olanlar da bize muhalefet ettiler. Muhacirler, Ebu Bekr'in yanında toplandılar. Ben Ebu Bekr'e:
— Ya Eba Bekr! Bizi şu Ensar kardeşlerimizin yanına götür! dedim.
Akabinde bizler onlara ulaşmak isteyerek yola koyulup gittik. Onlara yaklaştığımız zaman, bizleri onlardan iki salih adam (Uveymir İbn Saide ile Ma'n ibn Adiyy) karşıladılar da topluluğun üzerine meyledip ittifak ettikleri görüşü (Sa'd ibn Ubade'ye bey'ati) bize zikrettiler ve:
— Ey Muhacirler topluluğu! Sizler nereye gitmek istiyorsunuz? dediler.
Biz de onlara:
— Şu Ensar kardeşlerimizin yanına gitmek istiyoruz, dedik. Onlar da bize:
— Ensar topluluğuna yaklaşmayınız, siz kendi işinizin hükmünü veriniz! dediler.
Ben de onlara:
— Vallahi bizler muhakkak onların yanına gideceğiz! dedim. Ve yürüdük, nihayet Saide oğulları'nın meşveret ettikleri sakîfede Ensar cemaatinin yanına vardık.
Bir de baktık ki, onların arasında bir örtüye bürünüp sarınmış bir adam var! Ben:
— Bu kimdir? dedim. Onlar:
— Bu Sa'd ibn Ubade'dir! dediler. Ben:
— Onun nesi var? dedim. Onlar:
— Sıtma ateşi var! dediler.
Biz birazcık oturduğumuzda onların hatîbi (Sabit ibn Kays ibn Şemmas) şehadet kelimelerim söyledi ve Allah'ı layık olduğu yüce sıfatlarıyle sena etti. Bundan sonra "Amma ba'du" hitab fasılını söyledi ve şöyle devam etti:
— Bizler Allah'ın Ensarı ve İslam'ın büyük ordusuyuz. Siz Muhacirler cemaati ise Mekke'deki kavminizden bize yürüyüp gelmiş olan bir azınlıksınızdır. Böyle iken şimdi bu azınlık bizi aslımızdan koparmak ve bizleri emirlik işinden dışarıya çıkarmak istiyorlar! dedi.
Omer şöyle dedi: Ensar'ın hatîbi susunca ben konuşmak istedim. Ben daha evvel, beğendiğim ve Ebu Bekr'in önünde takdîm edip konuşmak istediğim bir makaale (bir hitabe) hazırlamış idim. Ben Ebu Bekr'e arız olan keskinliğin yani öfkenin bir kısmını ondan def etmeye uğraşıyordum. Ben konuşmak istediğim zaman, Ebu Bekr bana:
— Yavaş ol (yumuşak ve sükunetli davran)! dedi.
Ben Ebu Bekr'i öfkelendirmek istemedim. Ebu Bekr kendisi konuşmaya başladı. Ebu Bekr öfke sırasında benden daha halîm, daha sükunetli, hedeflere yönelip ulaşmakta da benden daha vakaarlı idi. Vallahi Ebu Bekr benim hazırlamamda hoşuma giden hiçbirşeyi terketmedi, o konuşmasına başlamasında, doğru olan görüşü belirtmekte benim hazırladığım hitabenin benzeri yahut ondan daha üstün olan bir konuşmayı susuncaya kadar sürdürdü. Bu konuşmasında şunları söyledi:
— (Ey Ensar topluluğu! Allah'a yemîn ederim ki, bizler sizin fadlınızı, İslam yolundaki belalarınızı ve bizim üzerimize vacib olan hakkınızı inkar etmiyoruz! -İbn İshak rivayetinden-) Sizler, kendinizde hayır bulunduğunu zikrettiniz, sizler bu hayrın ehlisiniz. Fakat şu halifelik işi Kureyş'ten olan şu Muhacirler topluluğundan başkasında asla tanınmayacaktır. Bu Kureyş topluluğu neseb ve yurt bakımlarından Arablar'ın ortası, yanı en adaletlisi ve en üstünüdür. Ben sizler için şu iki adamdan birine bey'at etmenizi teklîf edip buna razı olmuşumdur. Şimdi bu ikisinden istediğinize bey'at ediniz! dedi.
Omer dedi ki: Bundan sonra Ebu Bekr, kendisi aramızda oturmakta bulunduğu halde benim elimi ve Ebu Ubeyde ibnu'l-Cerrah'ın elini tuttu. Ben onun söylediklerinden bundan başkasını kerîh görmedim. Vallahi benim öne geçirilip de boynumun vurulması (yanı) bir günahtan dolayı benim boynumun öne geçirilip de vurulmaya yaklaştırılması, bana içlerinde Ebu Bekr'in mevcud bulunduğu bir kavme emirlik yapmaklığımdan daha sevimlidir. Ancak ölümüm sırasında şeytanın telkîniyle nefsimin bunu bana süsleyip güzel göstermesi hali müstesnadır ki, ben şu saatte onu vicdanımda hissetmiyor ve bulmuyorum!
Bu sırada Ensar'dan bir sözcü (Habbab ibnu'l-Munzir) şöyle dedi:
— Bizler emirlik ağacının faydalanılacak olan aslıyız, köküyüz (yani uyuz develerin kaşınmaları için ağıllara dikilen ağaç kökleriyiz, hasta develerin o ağaçlarla kaşınıp şifa buldukları gibi, bu emirlik işi de bizlerle şifa bulup yaşar). Yine bizler meyveleri düşmesin, kırılmasın diye yapraklarla, dallarla bağlanmış yüklü hurma salkımlarıyız. Biz Ensar topluluğundan bir emir, sizlerden de bir emir olsun ey Kureyş cemaati! dedi.
Bunun üzerine karışık sözler çoğaldı ve sesler yükseldi, hatta ben bir ihtilaf çıkmasından korktum da hemen:
— Uzat elini ya Eba Bekr! (Sana bey'at edeyim!) dedim.
O da elini uzattı. Ben de ona bey'at ettim. Benden sonra Muhacirler ve sonra Ensar Ebu Bekr'e bey'at ettiler. Biz böylece Sa'd ibn Ubade'ye karşı çabuk davranıp galebe sağlamış olduk. Onlardan bir sözcü:
— Sizler Sa'd ibn Ubade'yi öldürdünüz, (yani onu yardımsız bırakmak ve kuvvetini gidermek suretiyle onu ölü gibi yaptınız)! dedi.
Omer dedi ki: Bu sözcüye karşı ben:
— (Hilafet işine mani' olmaya çalıştığı için) Allah Sa'd ibn Ubade'yi öldürsün! dedim.
Bundan sonra Omer o cumua hutbesindeki konuşmasının sonunda şunları tekrar olarak söyledi:
— Bizler o zaman Allah'a yemîn ederim ki, kendisinde hazır bulunup meşgul olduğumuz bu devlet başkanlığı müzakeresi işinden, Ebu Bekr'e bey'at edilmesi işinden daha kuvvetli hiçbir iş ve meşguliyet bulmadık! Bizler Ensar topluluğunun bizlerden ayrılıp da topluca bir bey'at olmamasından, bizden sonra onların kendilerinden bir adama bey'at etmelerinden korktuk. Bu takdirde ya bizler razı olmamamıza rağmen onlarla bey'atleşecek, yahut da onlara, muhalefet edecektik. Böylece de büyük bir fesad olacaktı.
Artık bundan böyle müslümanların istişaresi ve rızaları olmaksızın her kim bir adama bey'at edecek olursa (insanlar tarafından ne o bey'at eden adama, ne de onun bey'at ettiği adama;) ikisinin de öldürülecekleri korkusundan, bey'at olunmayacaktır! (Onun için hiçbir kimse bey'at olunmaya ve kendisi için bey'atin -Ebu Bekr'e vaki' olduğu gibi- tamam olacağına tama' etmesin)!.

Hadisi okuduğumuz zaman bazılarının iddia ettiği gibi burada ne bir Peygamber tavsiyyesi ve görüşü,ne de bir icma ile biat olduğunu görür. Nitekim bu seçim Halifenin kendi dilinden söylediği gibi çabucak oldu bittiye getirilen bir biat idi. Eğer böyle olmasaydı insanlar bu olay hakkında dedi kodu çıkarmaz ve Ömer onları uyarmazdı. Hatta halife-Bundan sonra her kim milletin istişaresi ve re'yi olmaksızın müslümanlardan bir adama bey'at ederse, onun bey'ati kabul olunmaz. O bey'at eden de, bey'at edilen de kendilerini öldürülme tehlikesine atmış olurlar!-diyor. 
Hatta İmam Alinin bile onlara karşı olduğunu dile getiriyor.!

Halifenin bu sözlerini okuyan ne anlamalı sizce ? Ebu Bekrin halife olarak seçilmesinin doğru olmadığını ve onun halifeliğinin batıl olduğunu ortaya koymuyormu ?! Neden gerçekleri kabul etmek zor geliyor size !?

Etiketler.
#sakife olayı ekşi,sakife ihaneti,kırtas olayı,sakife kelime anlamı
hz ebubekire biat etmeyenler,sakaleyn hadisi,sad bin ubade ölümü
Sakife Olayı Nedir? - Ehli Beyt,Sakife Olayı ve Hz. Fatıma
Şii-Sünnî Yol Ayrımında Sakîfe Hâdisesi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder