26 Mayıs 2017 Cuma

Nasıl İbadet Edelim?


Her evin adresi ev sahibinden veya evin yolunu bilenbirinden sorulmaz mı?
Her ağırlama ve misafirlikte ev sahibinin düşünce ve amacı gözetilmez mi?
İbadet, evrenin yegâne sahibi Allah'ın huzurunda durmak ve kulları için sermiş olduğu manevî sofrada yer almaktır.


O hâlde nasıl ibadet edilmesi gerektiği de O'ndan öğrenilmeli, emrine uygun hareket edilmeli, neyi ibadet olarak kabullendiği bellenmeli ve nasıl bir ibadet istemiş olduğu kavranmalıdır.
İbadetlerin ve özellikle de kitabın konusu olan namazın hem görsel kalıbı ve hem de içeriği dinin istediği ve din önderlerinin uyguladığı gibi uygulanmalıdır.
Şimdi en güzel ve en olgun ibadeti maddeler hâlinde sıralayacağız.

1- Bilinçle Özdeşleşmiş İbadet: Bu husustaki bir hadis şöyledir:

"Bilge insanın kıldığı iki rekât namaz, cahil
kıldığı yetmiş rekâttan daha üstündür.(- Sefinet'ül-Bihar, c.2, "Abd" bölümü)

Bir diğer hadis şöyle buyurmaktadır:

"Bilinçten yoksun olarak ibadet eden kimse,
değirmen taşını döndüren eşeğe benzer (çevresini çark eder ve dolanır durur ama hiçbir
şekilde ilerleyemez).(- Sefinet'ül-Bihar, c.2, "Abd" bölümü)

İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

"Kiminle konuştuğunun bilinciyle iki rekât namaz kılan insanın günahları bağışlanır.-2- Vafi, c.2, s.10
Namaz ancak bu surette ruhun miracı, kötülük vefenalıktan alıkoyan etken ve insanı Allah'a yakın kılan vesilesi olabilir.

2- Aşkla Yapılan İbadet:

İbadette ruhun vecd ile dolmasına ve kulun ibadetinden haz duymasına neden olan şey, Allah aşkı ve
sevgiliyle konuşmak için can atmaktır. Halsizlik, tembellik ve uyuşuklukla yapılan ibadetler,
insanın Allah ile raz-u niyaz ve halvet etmeye şevki olmadığını gösterir.

İmam Zeynelabidin'den (a.s) rivayet edilen "Münacat- Hamsete Aşer" duasında şöyle yakarılmaktadır:

"Allah'ım! Neşe ve neşatımı kulluğunda kıl."

İbadet etmekten haz duymayanlar, nefis bir yemektenzevk almayan hastalar gibidirler. İnsanın bu
şevk ve aşka sahip olması durumunda, dış etkenli tebliğ ve teşvike de pek gerek kalmayacak ve insan,
gönlündeki aşk ile ibadete yönelecek ve hatta meşhur ve saygın biriyle görüşmek için sabırsızlandığı ve bu görüşme ile mutlu olduğu gibi ibadetten de haz duyacak ve vecde gelecektir.

Ezan, aşıkların mülakat anını müjdeleyen sesleniştir.
Yüce İslâm Peygamberi (s.a.a), namaz vakti girdiğinde, ezan okuması için Bilal'e "Ey Bilal, bizi gam ve acılardan kurtar, rahatlat!"( Mehaccet'ül-Beyzâ, c.1, s.377)diye buyurur ve vasfedilmez bir coşkuyla namaza dururdu.

3- İhlasla Yapılan İbadet:

Hiçbir şeyin, riya ve gösteriş kadar ibadetin afeti olamayacağı gibi hiçbir şey de ihlas kadar ibadet ve
namaza değer katamaz. İbadet ederken ihlasa sahip olabilmenin ve kalbi şeytanın vesveselerinden koruyabilmenin çok zor olduğunun da altını çizmek gerekmektedir.
Sadece alnı toprağa koyarak secdeye kapanmak, namazın sûre ve dualarını hatasız okumak,
cemaat namazına katılmak, ilk safta yer almak... gibi hususlar yeterli ve namazın kabul edilme ölçüsü değildir. İbadet halis olmadıkça, riyadan arınmadıkça ve ilâhî renge bürünmedikçe Allah'ın huzuruna ulaşamayacak ve kabul edilmeyecektir.

Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:

"Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a halis kılıp O'na kulluk etmeleri emredilmişti." -Beyyine, 5

4- Huşû İle Yapılan İbadet:

Huşû, kulun ilâhî huzurda tam anlamıyla kulluk makamına odaklanışı sonucu gönlünde oluşan bir
hâldir. Muhtaç ve aciz olduğunu bilen, Allah'ın yücelik ve kemalini anlayan, yegâne ve her şeyden haberdar Allah'ın huzurunda kendini gören insan, bu huzura varışa uygun düşecek bir hal bulur ve kalbi huşû eder. İşte bu insan, Allah'tan başka her şeyden kopar ve bakışları
bile bu hu-şû hâlinden etkilenerek kısılır. Kur'ân-ı Kerim'de, iman ehli ve ibadetleri şöyle tanımlanmaktadır:

"Onlar namazlarında huşû eden kimselerdir."1

Ayetin vurgu yaptığı huşû vasfı, Allah'ın huzurunda kulluk makamına odaklanışın sonucudur.
Bu husustaki bir hadiste şöyle buyurulmaktadır:

"Allah'ı görüyormuşsun gibi ibadet et."2

Bir başka hadis ise şöyledir:
"Son namazınmış gibi namazı vaktinde kıl."3

İnsan bu hâlini her zaman korumalı ve Allah ile konuşmak için son fırsatıymış gibi namaz kılmalıdır.

Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:

"Sevap bakımından en yüce ibadet, gizli olarak yapılanıdır."4

Bu hadis, toplum arasında yapılan (özellikle de nafile) ibadetlerin, riya ve gösteriş afetiyle tehdit edildiği gerçeğine vurgu yapmaktadır. Ancak camiide ve cemaatle namaz kılmanın, evde ve yalnız olarak namaz kılmaktan daha sevap olduğu türden İslâm'ın özellikle emrettiği hususlar, ibadetin gizli yapılması kapsamı dışındadır.

Şeytan, insanın düşmanıdır; insanı kurtuluş ve hidayet yolundan saptıracağına ve kendisi gibi ateş uçurumuna düşüreceğine dair yemin etmiştir. İşte bu düşmanlığından ötürü de insanın ibadetlerini mahvedebilmek için bütün gücüyle çalışır ve ilginç tuzaklar kurar. Bazen insanın niyetini bozarak riyaya düşürmek, ibadet ettiği için insanı kendisine sevdirmek, insanın ibadet etmesine engel olmak ve bazen de insanın kulluk yolundaki zahmetlerini heba ve heder etmek için günaha sürüklemek yönünde tuzaklar kurar.
İşte bu durum, bir çiftçinin yıpratıcı zahmetlere katlanarak elde ettiği ürünün bir kıvılcımla yanıp kül
olmasına ve dumana dönüşmesine veyahut da berrak bir tas suyun içine bir haşerenin düşmesine.
İbadet de bazen riya ve günah afetiyle heder olur gider. Kendini beğenmişlikle yapılan ibadet, riya ile kılınan namaz, minnetle verilen sadaka, dedikodu ile yapılan iyilik... yanıp kül olan ve dumana dönüşen ürün gibidir.

1- Mü'minûn, 2
2- Misbah'uş-Şeria, s.8
3- Bihar'ul-Envar, c.81, s.233
4- Bihar'ul-Envar, c.67, s.251


Ustad Muhsin KIRAATÎ
NAMAZIN HİKMETİ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder