Araşdırmanın 1ci kısmı:*not
Ali’den ayrılan, onun yanında yer almayan, Ali’yi sevmeyen, ondan nefret eden, Ali’yi inciten, rahatsız eden, ona eziyet eden, Ali’ye düşman olan, Ali’den nefret eden, ona kin besleyen, buğzeden, Ali’ye söven, hakaret eden, lanet eden, Ali’ye itaat etmeyip karşı çıkan, Ali’ye karşı harp açan,...
kim olursa olsun Allah ve Rasûlünü karşısında bulur!
Çünkü Allah'ın Peygamberi (s.a.a) konuyla ilgili bütün hadislerde belli kişileri
hedef almıyor; aksine hiçbir ayrıma yer vermeden, “umum = genel” anlam ifade
eden edatlar kullanıyor. Durum böyle olunca; “Bu tehditler sahâbeyi
ilgilendirmez! Bunlar gerideki ümmet için geçerlidir!!!” gibi yorum ve yaklaşımlar
hem Kur'ân, Sünnet, akıl ve mantığa terstir; hem de bu sahâbeden sonra gelen ümmete yapılmış bir haksızlıktır! Hiç kimse
ilâhî hükümlerin kapsamından herhangi bir nesli, herhangi bir asrın insanlarını
dışarı çıkaramaz. Buna hiç kimsenin hakkı yoktur!
Zaten bu tür anlamsız yorumlar özellikle Emevî soyunu
temize çıkarmak, onları –İslâm ve Kur'ân adına ne gibi bir özellikleri varsa- kurtarmaya
yönelik gayretlerden başka bir şey değil! Çünkü onlar da pekâlâ biliyorlar ki;
bu sarih hadisleri kendi hayatlarına uygulayacak olursa, temelleri oyulacak; ellerinde
ve avuçlarında bir şey kalmayacak! Onların bütün korkusu bu!!! İşin garibi, aynı
kişiler, tertemizliğiyle tanınmış gayet seçkin sahâbîler hakkında aynı duyarlılığı
her nedense pek göstermiyorlar!
Onların bu tutumu, kimin kimden yana olduğunu
açıkça gözler önüne seriyor. Kimler rahatsız olursa olsun; burada yeri gelmişken
Ali’ye söven, ona düşmanlık eden, buna rağmen kendilerinden hadis alınan kişilerden
bazılarına yer verecek; böylece onların Allah ve Rasûlü yanındaki konumlarına
dikkat çekeceğiz. İşte onlardan bazıları:
*not. Bu bölümde kullanacağımız simgeler ve anlamları: B = Buhari, M = Müslim,
D = Ebu Davud, T = Tirmizi, N = Nesai , C = İbn Mace,
Altı =Yukardaki altı hadis âlimi, MA = Malik b. Enes, AH = Ahmed b. Hanbel
01. Muaviye, (MA-AH [IV, 91~102]-Altı)
02. Amr b. As, (MA-AH [IV,
196~199, 202~205]-Altı)
03. Abdullah b. Amr, (MA-AH
[II, 158~226]-Altı)
04. Muğira b. Şu’be, (MA-AH
[IV, 244~255]-Altı)
05. Velid b. Uqbe, (AH [IV,
32]-D: teraccül, 8)
06. Semura b. Cündeb, (AH [V,
7~23]-Altı)
07. Büsr b. (Ebi) Ertat, (AH
[IV, 181]-D-T-N)
08. Habib b. Mesleme, (AH [IV,
159-160]-D-C)
09. Dahhaq b. Qays el-Fihri, (MA-AH [III, 453]-N)
10. Süfyan b. Avf el-Ğamidi,
Muaviye bin Ebu Süfyan
1- Muaviye’nin İmam Ali’ye olan nefret ve düşmanlık duyguları, dost düşman herkesin kesin olarak bildiği mütevatir bilgilerden sayılır. Bunun için tarih ile ilgili hangi esere müracaat edilirse edilsin, bu gerçekle karşılaşmamak mümkün değil. Üstelik Muaviye, “Hz. İmam’ın en önde gelen düşmanı” ünvanını tarih boyunca korumuş birisi. O bununla da kalmadı, İmam Ali’ye her fırsatta sövdü, sövdürdü; hatta bu iğrenç duygularını ona karşı kılıç çekip savaşacak kadar ileri götürdü.
Allah'ın Rasulü’nün (s.a.a) “azgın çete” dediği; İmam Ali’ye karşı savaşan Şam ordusunun başında bulundu. İmam ile kıyasıya savaştı. Hz. İmam’ın fiziki olarak gücünün iyice zayıfladığı, şehadetine yakın yıllarda, en iğrenç ve acımasız kişilerin komutasında ordular hazırlayıp, Ali’ye gönül vermiş insanların üzerine saldı. Onlara Muaviye’nin emriyle iki seçenek sunuldu: Ya itaat, ya ölüm! Bu uğurda çok kan aktı. Her taraf yakıldı, yıkıldı, bir şeyden habersiz masum çocuklar bile öldürüldü. Özellikle birazdan göreceğimiz “Büsr” adlı komutanının Taif, Mekke, Medine ve Yemen’de yaptıkları, gerçekten sırp canilerini aratacak nitelikte! (Ayrıntılı bilgi için bk. el-Ya’qubi, II, 194~199; et-Taberi, III,
149~156; İbn Ebil-Hadid, II, 85~90, 113~125, 303~304; Aycan, 164~174;
İslamoğlu, 76)
Muaviye, Ali’ye olan bu düşmanlığını o kadar ileri götürdü ki, bunu kıldığı(!) namazlara bile taşıdı! Kaynaklar, onun namazda kunut yaparken, Allah’ın tertemiz kıldığı o yüce İmam’a beddua ve lanet ettiğini (bk. Ebu Yusuf, el-Asar: 71; et-Taberi, III, 113; İbn Hazm, el-Muhalla: IV, 145; İbn Ebil-Hadid, I, 22, 338, II, 260, IV, 72, V, 131; İbn Teymiyye, el-Minhac: II, 224; ez-Zeyle’i, en-Nasb: II, 131; el-Emini, II, 132-133), hatta bu iş için değişik şehirlere hatipler tayin ederek, sövgü ve laneti Cum’a ve bayram hutbelerine de taşıdığını ve bunu adet haline getirdiğini açıkça ortaya koyuyor. (bk. İbn Sa’d, V, 393; İbn Hazm, el-Muhalla: V, 86; İbn’ül-Esir, el-Üsd: I, 156~157; İbn Ebil-Hadid, IV, 56~61, XIII, 220~222; İbn Hacer, el-İsabe: I, 77; es-Serahsi, el-Mebsut: II, 37; el-Kaşani, el-Bedai’: I, 276; el-Hamevi, Mu’cem’ul-Büldan: III, 191; Şerafuddin, en-Nass: 495-496; el-Emini, II, 102, VIII, 165-166, X, 260~262, 265~266; İslamoğlu, 77)
Bu pis ve iğrenç adeti en son Ömer b. Abdilaziz kaldırdı. Muaviye bununla da yetinmeyip; sahabe ve tabiinden bazı kişileri bazen tehdit ve bazen de teşvik/ödül ile İmam Ali’ye sövmeye ve la’net etmeye zorladı. Çokları onun önlerine attığına bakarak Ali’ye sövüp lanet etmekten çekinmedi. Ama bazıları da var ki; Ahiretlerini Muaviye’nin sunduğu dünya metaına değişmediler. İşte Muaviye ve onun şirret valilerinin tehditlerine karşılık İmam Ali’ye la’net etmeyenlerden bazılarının isimleri:
Sa’d b. Ebi Vaqqas: Olay için kitabımızın 9 nolu hadisine bk. Sehl b. Sa’d: Müslim (f. sahabe, 38), et-Taberi (II, 15 = İbn Abdilberr, III, 54~55), el-Beyheqi (II, 446 = el-Emini, VI, 336) ve el-Harzemi (s. 38) rivayet ediyor. Hucr b. Qays: Olayı Hakim (II, 358) Müslim’in şartlarına göre sahih bir
isnadla rivayet ediyor. (ayr. bk. el-Emini, X, 265) Aqil b. Ebi Talib, Ubeydullah b. Ömer, Sayfi b. Fesil, Ahnef b. Qays: (bk. et- Taberi, III, 225; Şerafuddin, en-Nass: 495~497; el-Emini, X, 260~262)
Ayrıca İmam Hasan’ın (a.s) öldürülmesi olayında Muaviye’nin parmağının bulunduğunu (bk. İbn Abdilberr, I, 375; İbn Ebil-Hadid, XVI, 49; Şerafuddin, en- Nass: 471~472; el-Emini, XI, 8~15) ve Hucr b. Adiy ile Amr b. Hamıq adlı seçkin sahabileri, sırf Ali’ye olan sadakatleri yüzünden, arkadaşlarıyla birlikte öldürdüğünü de biliyoruz! (bk. el-Ya’qubi, II, 230~232; et-Taberi, III, 218~233; Hakim,
III, 468-460; İbn Abdilberr, I, 356-358, II, 524; İbn’ül-Esir, el-Üsd: I, 437, III, 367~368; İbn Hacer, el-İsabe: II, 533; Şerafuddin, en-Nass: 473; el-Emini, XI, 37~70; Algül, III, 16~18; Aycan, 204, 235~245; İslamoğlu, 78~80)
Amr b. As
2- Muaviye’nin meclis arkadaşlarından ve akıl hocalarından, deha (= daha çok olumsuz alanlarda kullanılan yüksek zeka anlamındadır. Buna İmam Ali’nin şu sözü delildir: “Şayet din ve Allah korkusu olmasaydı; Arapların en dahisi ben olurdum!” bk. İbn Ebil-Hadid, I, 28, X, 211) ve kurnazlığıyla meşhur bir
sahabi! İmam Ali’ye olan aşırı nefretinden dolayı Muaviye’nin yanında yer aldı ve İmam’a karşı savaştı. Meşhur “hakem” olayında, Ebu Musa el-Eş’ari’yi oyuna getirdi; verdiği sözde durmadı. Bununla o ne kadar yalancı ve düzenbaz olduğunu bütün dünyaya gösterdi. (Amr ve oğlu Abdullah hakkında daha geniş bilgi için Sahabenin Adaleti ve Ebu Hürayra adlı eserimize bk.) Kaynaklar onun da her fırsatta İmam Ali’ye sataştığını, ona söylenecek laf bırakmadığını, hatta onun aleyhinde hadis bile uydurduğunu kaydediyor. (bk. İbn Ebil-Hadid, IV, 63-64, VI, 287, 296; el-Heytemi, es-Savaiq: 55)
Abdullâh b. Amr
3- Deminki Amr’ın oğlu. O da babasıyla birlikte “azgın çete”nin içinde yer aldı.
Muğira b. Şu’be
4- O da Amr gibi deha ve desisesiyle ünlü birisi. Hz. Ömer'in halifeliği döneminde Basra valisiyken bir kadınla zina halindeyken yakalandı. (Hicretin 17. yılı hadiselerini konu edinen tarih, zinaya şahitlik ve kazif konularıyla ilgili hadis, tefsir hatta fıkıh kitaplarının hemen hepsinde anlatılan bu olay hakkında "Sahabenin Adaleti..." adlı eserinde geniş bilgi bulabilirsiniz.)
Cemel vak'asında Hz. İmam'ın karşısında yer aldı. (İbn Sa'd, V, 34~35) Muavi-ye'nin önde gelen meclis arkadaşlarından ve akıl hocalarından oldu. Muaviye'ye ölmeden yerine oğlu Yezid'i veli-ahd atamasını ve bunun için halktan biat alması gerektiğini telkin eden o!
O da Hz. İmam'a sövdü, la'net etti.
(bk. el-Ya'qubi, II, 230; Ahmed: I, 187~189, IV, 369; Hakim, I, 384~385, III, 450; İbn Ebil-Hadid, IV, 69, 71, VI, 288; el-Emini, VI, 143, XI, 37-38 Hakim isnadının Müslim'in şartlarına göre sahih olduğunu söylüyor; Şamlı ez-Zehebi de aynen onaylıyor. Olayı Ebu Davud (sünnet, 8) da rivayet ediyor ama okuyucularının Muğira hakkında olumsuz düşüncelere kapılmasını
önlemek için onun adını vermiyor; yerine "bir kişi" anlamında bir kelime kullanıyor!)
Muaviye'nin Kufe valiliğini yaparken Hucr b. Adiy adlı sahabiye İmam Ali'ye la'net etmesi için baskı yaptı. (bk. İbn Ebil-Hadid, IV, 58 = Ancak Hucr bir edebi sanat ile Muğira'ya la'net etti; durumu Muğira'ya farkettirmeden minberden inmeyi başardı! ) Camilere Ali'ye sövüp sayacak hatipler atadı.
(bk. Ahmed: I, 189; Hakim, III, 450; el-Emini, X, 263 = Hadiseyi Ebu Davud da (sünnet, 8) rivayet ediyor ve aynı gerekçelerle Muğira'nın adını gizliyor!)
Velid b. Uqbe
5- Velid’in Hz. İmam’a düşmanlığı ta Bedr muharebesine kadar varıyor: İmam’ın o gün Velid’in kafir ve katı bir İslam düşmanı olan babası Uqbe b. Ebi Mu’ayt’ı yere serip öldürmesi, sözde müslüman Velid’in içine öylesine yer etmiş olacak ki; ömrü boyunca bunu unutmadı. III. halife zamanında şarap içtiği için
Hz. Ali tarafından sopalandı. Bu da fasık ve ayyaş Velid’in ağırına gitti. O yüzden ilk fırsatta Ali’nin karşısına dikildi ve Muaviye’yi Ali ile savaşa tahrik etti. (İbn Abdilberr, III, 636) O da diğerleri gibi fırsat buldukça İmam Ali’ye sövdü, kin ve nefretini kustu.
(bk. İbn Ebil-Hadid, II, 8, IV, 80-82, VI, 292)
Allah'ın Rasulü’nü (s.a.a) getirdiği yalan haberle kandırdığı için Hucurat suresinin 6. ayetine konu olan; bu yüzden ashab arasında, Kur'an’ın ifadesiyle “fasık” olarak meşhur olan, III. Halife döneminde Kufe valiliği yaparken bol bol kafayı çeken ve bu arada sarhoşken sabah namazını kıldıran...(Ayrıntı için Sahabenin
Adaleti ve Ebu Hürayra adlı eserine ve İslamoğlu’na [s. 52~53] bk.) böyle bir adamın rivayet ettiği hadislere, sırf “sahabi” diye yer vermek ne derece doğrudur!?
Semura b. Cündeb
6- O da İmam’a ve Ehl-i Beyt’e karşı düşmanlığıyla tanınan bir sahabi. Allah'ın Rasulü’ne (s.a.a) karşı bile küstahlığını eksik etmeyen ve II. Halife döneminde şarap ticaretiyle uğraşan (Detaylı bilgi için Sahabenin Adaleti ve Ebu Hürayra adlı eserimize bk.) Semura daima Emevilerin yanında yer aldı. Muaviye’nin valisi “babasının oğlu” Ziyad’a vekaleten, altışar aylık Basra ve Kufe valiliği sırasında çok kan akıttı. “Harici” diye tuttuğu pekçok müslümanı, hiç aldırış etmeden derhal kılıçtan geçirdi. Sadece Basra valiliği sırasında kestiği kafa sayısının 8.000 civarında olduğu söyleniyor!
(et-Taberi, III, 208-209, 240; İbn Abdilberr, II, 77; İbn Ebil-Hadid, IV, 77~78; el-Emini, XI, 29~30; Aycan, 203, 205)
Semura’nın Kerbela faciasında Yezid tarafında yer aldığı ve halkı İmam Hüseyin’e karşı kışkırtmak için elinden geleni yaptığı da gelen rivayetler arasında!
(İbn Ebil-Hadid, IV, 78-79)
Büsr b. (Ebi) Ertat
7- Muaviye’nin en gaddar ve acımasız komutanlarından birisi. İmam Ali’nin askeri yönden iyice zayıfladığı yıllarda, Muaviye Büsr komutasında bir ordu hazırlayıp, Hz. İmam’ın idaresi altında bulunan; Ali’ye gönül vermiş insanların yaşadığı bölgelere saldırı düzenlemesini emretti. Amaç belliydi: Ya itaat ya da ölüm! Böylece yöre halkına Muaviye’den kurtuluşun olmadığı hissettirilecekti. Büsr işe Medine’den başladı. Oradan Mekke’ye geçti. Allah’ın “emin belde” si yakıldı, yıkıldı; her taraf harabeye döndü. Çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirildi! Bu ani saldırı karşısında ne yapacağını şaşıran insanlar, korkudan girecek
delik aradı!. Halktan zoraki biat alıp oradan ayrıldı. Medine’den çıkarken yerine; Medine valiliğine Ebu Hürayra’yı bırakması çok ilginç değil mi!? Ardından Taif’e geçti. Orada da bir dizi katliamdan sonra Yemen’e atladı. Büsr denen bu alçağın Yemen’de o masum halka yaptıkları, gerçekten sırp canavarlarını
aratacak niteliktedir: Özellikle, o günkü Hz. İmam’ın Yemen valise Ubeydullah b. Abbas’ın dört ve altı yaşlarında iki çocuğunu analarının gözü önünde boğazlaması; o ananın feryatlar etmesi, ağıtlar yakması; sonunda şuurunu kaybetmesi... Büsr’ün mahşer günü hesabını zor ödeyeceği, tüyler ürpertici cinayetlerinden sadece bir bölümü! Kaynaklarda; bu sırada tam 30.000 civarında masum insanın öldürüldüğü kaydediliyor! (bk. el-Ya’qubi, II, 197~199; İbn Abdilberr, I, 155~157; İbn Ebil-Hadid, II, 3~18; İbn’ül-Esir, Üsd’ül-Ğabe: I, 207 vd, el-Kamil: III, 162~167; İbn Hacer, el-İsabe: I, 148; İbn Kesir, el-Bidaye: VII, 319~322; el-Münavi, II, 103; Şerafuddin, en-Nass: 469 vd; el-Emini, XI, 16~28; Aycan, 173-174; İslamoğlu, 76)
Büsr ayrıca Hemedan’a da uğradı; orada da bir dizi katliamdan sonra müslüman kadınları köle niyetine esir aldı! (bk. İbn abdilberr, I, 156; İbn’ül-Esir, el-Üsd: I, 208; Şerafuddin, en-Nass: 470; el-Emini, XI, 21 İslam Tarihinde köle niyetiyle esir alınan ilk kadınların bunlar olduğu söyleniyor.) Büsr bununla da kalmadı; o da İmam Ali’ye bol bol sövdü ve minber üzerinden la’netler okudu! (et-Taberi, III, 170, 267)
Habib b. Mesleme
8- Bu da her fırsatta Ali’ye sataşan, ona sövmek ve lanet etmekten geri kalmayan birisi. Sürekli Muaviye’nin yanı-başında yer aldı. Onun en önde gelen meclis arkadaşlarından biri oldu. Sıffin muharebesinde “azgın çete”nin içinde yer aldı ve İmam’a karşı kılıç çekti! (İbn Abdilberr, I, 329-330; İbn Hacer, elİsabe: I, 309)
Dahhaq b. Qays el-Fihri
9- O da tıpkı Habib gibi; ait olduğu safta yerini aldı; Muaviye’nin en yakın meclis arkadaşlarından oldu. Muaviye’den aldığı emir ile İmam Ali’nin Hakimiyeti altındaki topraklarda yaşayan halka ani baskınlar düzenledi! (el-Ya’qubi, II, 195~196; et-Taberi, III, 150; İbn Ebil-Hadid, II, 113~125; İbn Abdilberr, II, 205;
İbn’ül-Esir, Üsd’ül-Ğabe: II, 468; Aycan, 167)
Süfyan b. Avf el-Ğamidi
10- Muaviye’nin en acımasız komutanlarından birisi. O da Hz. İmam’ın askeri gücünün iyice zayıfladığı son yıllarda, Muaviye’nin emriyle Ali taraftarı olan halka ani baskınlar düzenleyen, bu yolda pekçok masum insanın kanını akıtan birisi! (el-Ya’qubi, II, 196; et-Taberi, III, 149~150; Hakim, III, 446; İbn Ebil-Hadid,
II, 85~90; İbn Hacer, el-İsabe: II, 56; Aycan, 167~168)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder